28 Haziran 2020 Pazar

SESSİZLİĞİN


24.Nisan.2009

Beni,

Bu sessizliğin çıldırtıyor en çok
Bir çıkıp bir kayboluşun
Kasımda buluta giren güneş gibi
Üşütüyor yokluğun

DEĞİŞKEN


11.03.2009 Saat 16.15

İstanbul'un havası gibiyim bugün
Sabah güneş açtı
Öğlen biraz rüzgâr
Sonra her yan karardı
Yağmur var şimdi de
Birazdan güneş de çıkabilir
Ya da akşama iyice siyahlaşır gök kubbe
Gece;
Yıldızlı
Belki fırtınalı olacak
Ya da yıldırımlarla aydınlanacak
Oysa ne güzeldi dün
Güneşli başladı
Rüzgâr ılıktı
Sakindi gece
Huzurla uyumuştum

KORKUMDAN



Mart 1990


Utanıyorsam
Kaçırıyorsam gözlerimi gözlerinden
Ya da çekiniyorsam
Hep uzaksa tenim teninden
Sana aşık olduğumdan
Korkumdandır ya anlarsan
Gideceğin yere gelemiyorsam
Teklifine hayır diyorsam
Ya da
Hiç teklif etmiyorsam
İstemediğimden değil
Ödüm koptuğundan
Ya bir daha kopamazsam
Hep susuyorsam
Kaçıyorsam uzun sohbetlerden
Ürktüğümden
Ağzımdan kaçırırsam
Seni sevdiğimi…

ERTELEMELER



Biz böyle olsun istemedik
Hiç birimiz istemedik
Her dönemde her fırsatta
Hep bir şeyleri erteledik
Sorsalar
Bunu yapmayacaktık
Hep yarını
Hep bir saniye sonrasını
Hep uygun zamanları(?) bekledik
Hep gelmedi o anlar
Hep bekledik
Birileri bir çark çeviriyordu
Uzaktan baktık, bakmalıydık
Biz farklıydık, başkaydık
İçine girmeyi
Kısır döngülerde dönmeyi hiç istemedik
Hep uzaktan baktık
Hep baktığımızı sandık
Oysa hep ortasındaydık
Hep birilerini
Hep uzman (?) görüşleri
Hep el alemi dinledik
Hep eleştirildik
Ve hiç merhem olmadıklarını
Kendilerine bile
Bize özendiklerini
Özenip de göze alamadıkları için
Paçamızdan çektiklerini geç fark ettik
Biz hep başkaydık
Hep başka olacağız
Hep doğruydu istediklerimiz
Biz doğru olanı yaptık
Biz onların sahip olamadığı
Duygularla ve aşkla
Ve bir çift kanatla donatılmıştık
Geç değil hiçbir şey için
Geç kalmadık
Belki orada burada
Ve bir şekilde oyalandık
Ama vazgeçiyorsanız
Ve yenildiyseniz
Siz bilirsiniz
Ben yolumda olacağım
Alnım açık başım dik
Yüreğimde aşk
Yelkenleri sevgiyle şişen
Umutla dolu teknemde
Duyguların denizindeyim
Kanatlarımda sevgi
İçimde her güzelliği paylaşma hevesi

AY


2002
Ay sanki silindi geceden
Ya da ne bileyim belki de
Ben bakmıyorum uzun süredir
Yokluğun, özlemin
Ve içime oturan hasretinle
Öyle kuşatıldı ki her yan ta tepeden
Ne gökyüzü kaldı ne yıldızlar
Başka güzellikler ne de
Ağladığımda fark ettim
Sebebi özlemin

MEĞER








02.Kasım.2007

Sen, bende ne kadar çokmuşsun meğer
Ve meğer ben nasıl da seninle yoğrulmuşum
Ne kalır geriye benden
Ya da ben aynı ben olur muyum
Seni çıkartsam yıllarımdan eğer?

DOSTUMA


Bugün çok ağladım, gözlerim biber dökmüş gibi, keyfim yok,
dinle söylüyorum sebebini…

09.Mayıs.2009 saat 16:00 / Cumartesi
Ortaköy’deyim,
Hani bana yolunu senin öğrettiğin.
Gelirken buraya, beraber gittiğimiz yerlerin
Mesela; Feriye, Çırağan... önlerinden geçtim
Kim bilir buradan belki Bebek’e de geçerim
Bugün bir şey fark ettim:
Geç mi kaldım, çoktan mı bilmeliydim,
görmezlikten ve anlamazlıktan gelmiş olabilir miyim?
Yerin bomboş kalmış, dolduramamışım o kara deliği...
Dostluk değil hiç biri yaşadıklarımın
arkadaşlık diye bir şey sanırım sadece...
Bir tek senmişsin
Bunlar değil özlediğim
Öylesine, ayda 1-2 kere toplu buluşmalar, sınırlı sohbetler,
hal hatır sormadan geçebilen günler, haftalar...
İstediğinde; belki sadece bir sevinci
ya da kederi, hayatı be sadece, hayatı paylaşmak için ihtiyaç duyduğunda
ve belki sırf özlediğin için sebepsiz...
geceymiş - sabahmış bakmadan, saatsiz telefon edememeler,
'geçiyordum' deyip kapısını çalamamalar...
Bu değil benim dostluktan bildiğim
İdare ediyoruz işte
Sıradan, öylesine
Ben bunu hiç sevemedim.
Diyorum ki vazgeçsem mi hepsinden?
...ya yalnız kalırsam ama?
Oysa şimdi ne ki?
Zaten yalnızım, kalabalıklar nafile...
ruhumu tamamlamadıktan sonra hiç biri
vakitleri geçirmek için mi sadece?
Yok mu arkadaşlarım?
Var tabii... saydım 10 -12 kişi,
eklerim 2-3 daha belki ama, düşünüyorum :
Bugün bir kişi bile bulamadım o 10’ların içinden
“hadi, benimle gelsene” diyeceğim
Eminim hepsi bir yerlerde, çoktan yaptılar planlarını
Ya da kös kös oturuyorlar yoksa onlar da benimle aynı halde mi?
Ne ses, ne soluk
Kime ne diyeceğim
Hata bende mi acaba?
Yanlış mı yaptım ben de bir şeyleri,
Neden başaramadık şimdikilerle?
Ama biliyorum, bulduğumu anlasaydım yine verirdim kendimi;
hesapsız-saymadan-ölçmeden-biçmeden...

Seninle olan zamanları hatırladım hep bugün
Ne kadar da çok şey yapmışız...
Öğrendiğim diğer şeyler gibi
Ne kadar çok yeri de seninle öğrenmişim
Bebek, Etiler, Ortaköy... yani Emirgan'a kadar sahil işte
Bebek Bar, Bebek Kahve, Rumelihisar İskele Restoran
Ortaköy başlı başına bir mekân zaten
Bodrum sonra... o tatilleri nasıl unuturum;
Torba’yı çok severdin
Türkbükü’ne, Ortakent’e de giderdik.
90'ların başıydı...
O zamanlar Gölköy, Gölköy’dü Türkbükü de Türkbükü
Cılkı çıkmamıştı daha o güzelliklerin
Moda’ya taşınınca sen
Bu yakalı olduk beraber
Moda, Bahariye, Kalamış, Fenerbahçe
Her hafta sonu neredeyse buluşurduk
O beklediğin aramayıp, gelmeyince imdadına ben yetişirdim
Sinemalar, gezmeler Beyoğlu’nu unutuyordum bak az kalsın
Beşiktaş’taki gümüşçün duruyor mu acaba bakmayı
hiç akıl edemedim
Daha kim bilir neler şimdi hatırlayamadığım?
Yıldız Parkı
Ak Merkez ikinci adresimizdi bir ara

Ben seni nasıl kaybettim?
Sadece DOSTLUKTU yaşadığımız bizim
Birbirimizi HER HALİMİZ ve HER ŞEYİMİZLE kabul etmiş, sevmiştik
Sadece sıcak sohbetlere, gülen yüzlerimiz içinde gülen bir çift gözle
Bir anlayışlı dinleyendi beklentimiz
bakmadan "kaç kere o kaç kere ben...?"
Ne sen düşünürdün ne de ben aklıma getirirdim
"o yapsın, ben mi arayacağım, hep niye ben"leri...
"fedakarım, enayi miyim, bencil" yoktu bizim sözlüğümüzde
bize göre olması gerekendi her şey kendi akışında...
Eksik zamanlarımızı tamamlayan iki yürektik işte
Senin o hayırsız, seni çok üzen sevgilin
Benim yaralı, iyileşmeye çalışan yüreğim
Birbirimizle birbirimizi tedavi ediyorduk bilirim DOSTTUK biz…

Bugün ağlamaktan yanıyor gözlerim
Yokluğunu hiç bu kadar derin hissetmemiştim
Şimdi asla ulaşamayacağım, sesimi duyuramayacağım bir sonsuzluktasın...
Dilerim hissediyorsun sen de oralarda bir yerlerden hislerimi...
Yerin rahattır dilerim

Ve dilerim beni AFFETTİN!!!…

SESSİZLİĞİN

24.Nisan.2009 Beni, Bu sessizliğin çıldırtıyor en çok Bir çıkıp bir kayboluşun Kasımda buluta giren güneş gibi Üşütüyor yokluğun